3 Eylül 2011 Cumartesi

elma şekeri


önce sustu... sonra küçük adımlarıyla kaçtı gitti , karanlıkta yitti. fısıldadığını duydum sanki bu dünyada yaşamanın anlamsızlığı üzerineydi yine söyledikleri kulak ardı ettim hepsini...
çok duymuştum zaten hep aynı laflar , fonda hep aynı müzik.
yavaş yavaş içime işlediğini o küçücük adımlarıyla kaçıp giderken hissetmedim, bilemedim... ama önce susmuştu değil mi? sessizliği ölümden beter, yalnızlıktan ağır, kimsesizlik kadar korkunçtu süzüldü yine aynı damla, yine sağ gözümden, yine tuzlu, yine tek, yine tek başına...
bayram da geldi geçti, çocuklar gibi sevinçliydim yine... bu defa kendim bile inanmıyorum şu söylediklerime...
3 gecedir aynı kabusla uyanıyorum, belki çok istiyorum, bilmiyorum. dudağımın her iki tarafında da oluşan çizgiler var çok gülmekten biliyorum, çok gülüyorum ki o derin çizgilerde gün gelsin kaybolayım, çok gülüyorum ki sen giderken tek damla göz yaşım gidecek yolu kolay bulsun, çok gülüyorum ki bilmiyorum , ben ne yaptığımı hiç bir zaman bilmem zaten... planlayamam , oyunlar oynayamam, sıkılırsın sende koşarsın yine lunaparkta gördüğün o kocaman kedinin ardından... bırakırsın beni elimde senin için aldığım elma şekeriyle bir başıma.