15 Aralık 2011 Perşembe

biraz daha kal

sırtımda taşıdığım yükler hiç kimsenin bir işine yaramayacak biliyorum. ama oradan oraya sürüklemekten de geri kalmıyorum. sıkıyorum kendimi, soluğum kesiliyor.
her adımda kıymıklar batıyor, her nefes alışımda kendi kanımı soluyorum.
insanın kendi kararlarından şikayetçi olması anlamsız.
ama sen, biraz daha kal, gitme...
ben hiç yalnız kalmadım, sabah olmadan nasıl gönderirim seni?
kalbimin ufak bir parçasını birine gösterdiğim için  belki de, utanırım senden.
ama sen yine de biraz daha kal. içimi göremediğini biliyorum en azından.
ne kadar umutsuzca bir düşüş bu böyle?
çıplak aynaya bakamam ben.
kimse görmez biliyorum, ama ben aynada içimde kanayanları görürüm.
üstü kapanan yaraları kazırım.
birine aşık olmaktan neden korkar insan? 
bir kaç demlik çay, bir kaç damla yaş ve uyku günlerce,
taki uyanana kadar.
kendi davranışlarımdan şikayet etmek anlamsız biliyorum.
ama sen yine de biraz daha kal, yıllar sonra ilk kez nefes alıyorum.
birine bağımlı olmak ne komik?!
üzerine hergün yeni hayaller ekleyebileceği bir düşü kaybetmek istemediği için kendini kaybeder insan.
her şeye sahip olduğumu düşündüğüm an düşerim ellerim bomboş kalır... aradığım hüzün kucağıma düşüverir.
sahip olduğu tek şey hayal kırıklığı olan insan ise zaten bilir,
herkes terkeder,
yine de güneş hergün içindeki karanlığa aldırmadan bir şekilde doğar.
bu yüzden sen biraz daha kal, gitme...

2 yorum:

  1. Kıymıklar batıp canımızı yaktıkça daha çok kanımız aksın istemez miyiz? Bu yüzden güzel değil midir aşk. Aşk bu değilmidir?

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil